10 Temmuz 2010 Cumartesi

Erasmus Dönüşü Hazırlanacak Belgeler

Üniversiteler tarafından istenen belgeler de ufak tefek farklılıklar olabiliyor. Bizim üniversitenin bizden istediği belgeler şöyleydi:

  1. Rapor - Ulusal Ajansın hazırladığı Öğrenci Rapor Formu
  2. Katılım Sertifikası - Gidilen üniversite tarafından onaylanmış                                                               Katılım sertifikasında belirtilen günlere bakılarak hibenizi alıyorsunuz. 
  3. Banka Hesap Cüzdan Dökümü - Erasmus değişim programı tamamlandıktan sonra yatırılan hibenin durumunu gösteren Ziraat Bankası’ndan alınan hesap dökümü
  4. Misafir Üniversiteden Getirilen Not Belgesi - Misafir üniversiteden getirilen aldıkları derslerin başarı durumunu ve ECTS kredilerini gösteren belge
  5. İzlenim Raporu - Misafir olduğunuz bölüm, üniversite ve ülke ile ilgili eğitim, öğretim, sosyal ve resmi işlemler ile ilgili izlenimlerinizi özetlediğiniz bir sayfalık rapor                                                                   Benim yazmış olduğum izlenim raporuna buradan ulaşabilirsiniz.
Formlara YTÜ AB Ofisi sayfasından ulaşabilirsiniz.

Erasmus Başvuru Süreci

Bu yazı Fransa'da erasmus yapacak olan canım arkadaşım Diyar Erdoğan'a ithafen yazılmıştır. :)

Erasmus, erasmus... Mutlaka gidin :) Başvuru sürecinde bitmek bilmiyormuş gibi görünen evraklar sizi korkutmasın... Kabul ediyorum uğraştırıcı, zaman zaman bıktırıcı hatta caydırıcı ama değiyor çekilen tüm sıkıntılara...

Erasmustan yeni dönmüş biri olarak sizinle evrak deneyimimi paylaşayım dedim...

İlk adım Application Form ve Learning Agreement'in gidilecek üniversiteye gönderilmesi... Learning Agreement'a seçeceğimiz dersleri yazıyoruz. Derslerde sonra değişiklik yapabiliyoruz. Zaten form 2 sayfadan oluşuyor. 2. sayfası yapacağımız değişiklik için. Ben ilk seferde sadece ilk sayfayı göndermiştim gideceğim okula. Sonra Varşova'da bazı dersleri değiştirdim ve değiştirdiğim dersleri yazıp formu Türkiye'ye gönderdim. 

Application Form'da da en can alıcı kısım "Briefly state the reasons why you wish to study abroad?" sorusuna verilecek yanıt olabilir. Ben kendi yanıtımı burada paylaşayım:


I would like to study abroad because I want to see how the "life" is outside my country. I want to meet new people, learn their language and culture, see different places, hear different sounds, improve myself and so on. I chose Warsaw University of Technology, because it is good at Electrical and Computer Engineering and Informantion Technologies. I want this to be a great educational and life experience. Also I believe, it will be useful for my career.

Formu doldururken insan acaba kabul edilecek miyim diye düşünme telaşıyla stres oluyor. Ama ortalamanız 2'nin altında olmadığı sürece reddedilmeniz söz konusu değil. Fransa'ya gidecek arkadaşların formun Fransızca versiyonunu doldurmaları gerekiyor. AB Ofisi'ndeki görevli, bir grup öğrencinin formu Fransızca doldurmadıkları için reddedildiklerini söylemişti. 




Formları doldurup 3'er nüsna haline getirip AB Ofisi'ne ve bölüm koordinatörüne onaylattıktan ve trabskriptinizi ekledikten sonra gideceğiniz okula gönderebilirsiniz :)
Biz PTT'den göndermiştik. 7.5 tl tutmuştu. Bir arkadaşımızın işi acildi, İsveç'e aps ile göndermişti 85 tl ödemişti... 

Eğer garanti olsun isterseniz ya da süreniz azsa evrakları tarayıp bölüm koordinatörünüz aracılığıyla mail gönderebilirsiniz. Evrakları imzalayıp onaylıyorlar ve kabul belgesiyle birlikte bölüm koordinatörünüze ya da AB ofisine 2 kopyasını gönderiyorlar.


Erasmus sürecinde Ulusal Ajans'ın sayfası ve kendi üniversiteniz ile gideceğiniz üniversitenin erasmus sayfasını sık sık ziyaret etmeyi unutmayın. 

Eğer Erasmus Yoğun Dil Kursu Programı'na katılma şansınız varsa bu fırsatı kaçırmayın :)

9 Temmuz 2010 Cuma

Polonya İzlenim Raporu

2010 yılı bahar döneminde Erasmus ögrencisi olarak eğitimime Polonya’da Warsaw University of Technology üniversitesinde devam ettim. Bu raporda size izlenimlerimden bahsetmek istiyorum.
Üniversite, Polonya’nın baskenti olan Varsova’daydı. Gitmeden önce Varşova’nın sessiz ve hüzünlü bir sehir oldugunu duymustum. II. Dünya Savası’nda %70’i yerle bir edildigi için Polonyalılar zamanlarını sehri yeniden insa etmeye harcamıslar, karsımda çok modern bir kent bulmadım. Özellikle stanbul’dan sonra her yer insanın gözüne çok bos geliyor.

Yurt dısına çıkmadan önce Avrupa’nın pahalı oldugu düsüncesi hakimdi. Ancak Polonya’ya gidince gördüm ki Varsova –ki Polonyalılara göre Polonya’nın en pahalı kenti- İstanbul’dan çok daha ucuz. Warsaw University of Technology, Polonya’nın en iyi teknik üniversitesi. Mühendislik alanında okumak isteyenlerin ilk tercihi. Okulun dili hem ngilizce hem de Lehçe. ngilizce okuyanlar Exchange ögrencileri, erasmus ögrencileri, Polonyalı ögrenciler ve diger ülkelerden gelen tam zamanlı ögrenciler.

Kampus biraz dagınık bizim fakültemiz Main Building’e yakındı. Her fakültenin kendine ait bir agı, kütüphanesi ve binası var. nternet gayet hızlıydı. Bize verdikleri kullanıcı adı ve sifresi ile baglantı saglayabiliyorduk. Notlarımızı görüntüledigimiz, dersler hakkında bilgi aldıgımız bir sistem vardı. Kendi bölümümden örnek vermek gerekirse Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisligi bölümünde hocalarla ve derslerle ilgili bilgilere bölümümüzün sayfasından ulasabiliyoruz. Ancak Warsaw University of Technology’de herkesin kendine ait bir sayfası var. Kullanıcı adınızla ve sifrenizle sisteme giris yapıyorsunuz. Aldıgınız derslerin yer aldıgı sayfa karsınıza çıkıyor. Ders hakkındaki bilgilere, notlarınıza bu sayfadan ulasabiliyorsunuz. Dersin hocasına göre vize sayısı degisiyor. Ama her dersin finali var. Hatta her dersin 2 finali var. Eger ilk finaliniz iyi geçerse 2. finale girmeden notunuzu alıyorsunuz, 2. final daha çok kurtarma gibi.
Sınıflar maksimum 25 kisilik. Dersler lecture, tutoriol ve varsa lab. Olarak isleniyor. Lecture da hoca ders anlatıyor. Tutoriol da örnek çözüyoruz. Derse devam zorunlu degil ama tahtaya kalktıgınızda ya da zaman zaman derse geldiginizde hoca ek puan veriyor. Sürekli ödevler var o açıdan düsünülünce bize göre daha zorlayıcı bir sistemleri var. Ve örnek çözme ve ders anlatma kısmını ayırmaları bence çok yararlı.
Okulun dilinin aynı zamanda ngilizce olması benim için çok yararlı oldu. Hocalarımız ve sınıftaki arkadaslarımız iyi düzeyde ngilizce konusuyorlardı. Bu da ngilizcemi gelistirmeme katkı sagladı. Yabancı ögrenciler için açılan Lehçe dersinden de aldım. Lehçe çok zor bir dil, çok da az olsa bir seyler ögrendim. Özellikle son zamanlarda markette, yurtta biraz anlamaya basladım söylenenleri. Bu arada Polonya’da gençler dısında ngilizce konusan birini bulmak çok zor. Dil oldukça büyük bir problem.
Okulun harika bir ESN klubu var. Erasmus sürecimizi harika kıldırlar. Okulun ilk 2 haftası her gün bir etkinlik vardı, oyunlar oynadık, geziler yaptık ve her aksam partiye gittik. Sonrasında da hem Polonya için de hem de yakındaki ülkelere – Slovakya ve Avusturya’yageziler düzenlendi. Erasmus ögrencileriyle kaynasmamızı sagladılar.
Kalacagımız yurdu da ESN ayarlamıstı. Kaldıgım yurt gerçekten çok kötüydü. Ayda yaklasık 150 tl veriyorduk. Mutfak, banyo, tuvalet katta ortaktı. Odalar 2 kisilikti, buzdolabı vardı. stanbul’da YTÜ’nün yurdunda kalıyordum ve Varsova’da yurdumu ilk gördügüm an benim için tam bir hayal kırıklıgıydı. Çünkü YTÜ’nün yurdunu aratır nitelikteydi. Esyalar eskiydi, kirliydi, ortak alanlar da çok ama çok kirliydi. Ancak kaldıgım yurtta pek çok Erasmus ögrencisi kalıyordu ve bu da kaynasmamızı saglayan etkenlerden biriydi.
Gece hayatından hoslanıyorsanız Polonya inanılmaz uygun bir yer olur sizin için Ögrencilerin gittigi klupler var içeriye girerken yaklasık 5 tl veriyorsunuz gece 1’e kadar sınırız bira içebiliyorsunuz.
Diger yandan Varsova’ya gelmeden önce mentorumuzle iletisime geçmistik. ESN tarafından görevlendirilen bu kisi, size özellikle ilk zamanlarda çok yardımcı oluyor. Havalimanından karsılamak, yurda yerlestirmek, ders kayıtları vs. gibi.
Polonya, teknoloji olarak belki Türkiye’nin gerisinde bile olabilir ama her seyden önce bir Avrupa kenti. En basitinden duraklarda otobüsün hangi duraklardan geçtigi ve saatleri yazıyor ve otobüs o saatinde duraga geliyor. Her yerde yaya geçidi ya da trafik ısıgı var. İlk gittigimde yaya geçidinden geçmeden önce gelen araba var mı diye bakıp arabanın geçmesini bekliyordum, araba da benim geçmemi bekliyordu. Zamanla alıstım tabi.
Türkiye’ye göre çok daha güvenli oldugu kesin, gecenin bir saatinde sokakta tek basınıza yürüyebilirsiniz. Diger yandan hiçbir alısveris merkezinde hiçbir havalimanının girisinde – Türkiye’dekinin tersine- detektörlerden geçmiyorsunuz. Polonya’da zengin ve fakir insan arasında büyük fark yok, kim zengin kim fakir anlasılmıyor.
Simdi geriye dönüp baktıgımda iyi ki Polonya’ya gitmisim diyorum Çünkü ucuz olması diger Avrupa ülkelerini de rahatlıkla gezmemi sagladı. Ayrıca konumu itibariyle Çek Cumhuriyeti, Slovakya gibi yakın ülkelere rahatlıkla gittik. Yukarıda da belirttigim gibi ESN etkinlikleriyle birbirimizle tanıstık, anlastık. Tek dezavantaj yemeklerdi. Lahanayı çok seviyorlar. Kebap çok ünlü mesela ve kebabın içine bile lahana koyuyorlar. Ayrıca çok domuz eti yiyorlar.
Sonuç olarak Erasmus sürecim tahmin ettigimden çok daha güzel geçti. Polonya’yı herkese tavsiye ederim.

Dönüşüm Muhteşemdi (!)

Tam bir haftadır Türkiye'deyim. Geçen hafta bu saatlerde midemde kramplar, stresle uçağa girmeyi bekliyordum. Nedeni de elimdeki bir sürü poşetle, çantayla uçağa girme konusunda sorun yaşayıp yaşamayacağımı merak etmemdi. 

Uçağımız saat 9'daydı. Malev Havayollarından kampanya kapsamında gidiş-dönüş 141 euroya almıştık biletimizi aylar önce. Sabah erkenden düştük yollara, amacım erkenden içeri girip Duty Free'den bir şeyler almak. Saat 7 olmadan havalimanındayım. Bilet gişesi henüz açılmamış. Bekliyorum. Sırt çantam, yan çantam ve valizim. Üzerimde ince montum var, bir de aldığıma bin pişman olduğum maskem. Tüm İtalya'da taşıdığım yetmezmiş gibi bir de bu kadar eşyanın yanında onu taşıyorum. Tüylerine özen göstermek gerekiyor. 

Bagaj olarak vereceğimiz valiz en fazla 23 kg olabiliyor. 23 kg'den sonra her 1 kg için 20 euro ödememiz gerekiyor. Ben de hazır zaman var diye valizimi bir tartayım dedim: 35 kg. Küçük çaplı bir şok yaşadıktan sonra açtım valizimi ve boşaltmaya başladım. Şampuan ve saç spreyiyle başladım. Birkaç kazağı sırt çantama ve kol çantama koydum. Havlularımı attım, ince bir battaniyem vardı onu attım, kot pantolonlarımı attım, attım da attım. Bu arada bizim gibi başka erasmus öğrencileri de vardı ve herkes eşya boşaltma telaşındaydı. Böyle ata ata ve eşyalarımı diğer çantalarıma sıkıştıra sıkıştıra 23.1 kg'ye indirdim. Ancak daha önemli bir sorunum vardı. Uçağa girerken yanımıza sadece 10 kg'ı geçmeyen bir çanta alabiliyorduk. Ancak benim 2 büyük çantam vardı. Gişedeki görevlinin bunu kabul etmesi imkansızdı. Ek ücret ödemem gerekecekti ve ek ücret ödemek yerine yeni bilet alsam çok daha iyiydi.

Arkadaşımla sırt çantamızı saklamaya karar verdik. El çantamı ve valizimi alarak sıraya girdim. El çantam 8 kg geldi. Biletimi aldım ve sırt çantamı sakladığım yerden alıp güvenlik kontrolünden geçmek üzere  sıraya girdim.

Çantanıza sadece bileti alırken bakıyorlar, uçağa gireceğiniz kapıda sadece biletinizi kontrol ediyorlar. Çanta kaç tanedir baktıkları yok. Ancak o gün bize bilet gişesinde çok sorun çıkardılar. Kapıda da sorun çıkarabilirler diye biraz korkuyordum. Sonuçta uçağa 1 çantayla binmemiz gerekiyor. Neyse ki kapıda sorun çıkmadı. 

Uçuşumuz Budapeşte aktarmalıydı. Budapeşte'ye gittiğimiz uçak oldukça küçüktü ve  çantalarımı rafa koymama imkan yoktu. Boş koltuklardan birine koydum.

Budapeşte havalimanında İstanbul'a gidecek uçağın kapısına gitmemiz bir hayli zor oldu. Yürüdük ve yürüdük. Budapeşte'den de bir şeyler aldım ve poşet sayımda göze çarpan bir artma oldu. Uçağa gireceğimiz kapının önünde sıra olmuştuk ve herkesin sadece 1 çanta ile uçağa girebileceğini belirten anonslarda gerilmemi sağladı. Poşetlerimi gözden kaçırmaya çalışır bir şekilde yapmış olduğum hamlelerle bilet kontrolunden hızla geçmeye çalışırken görevli biletimde elektronik bir hata olduğunu söyledi. Ben de çantalarla ilgili bir şey duyacağımı düşünüyordum. Hemen yeni biletimi aldım ve uçağa süzüldüm.

İstanbul'a indiğimizde hemen bir araba buldum ve çantalarımı güzelce yerleştirdim. Annemler beni görünce bu kadar eşyayı nasıl getirdim diye çok şaşırdılar. Ben yorgunluktan ölmüş bir haldeydim.

Erasmus'a gideceklere en büyük tavsiyem, giderken çok eşya götürmeyin :) Oradan mutlaka bir şeyler alıyorsunuz çünkü...