Erasmus gerçekten güzel şey. Ve bu aralar tam da tadına varmaya başladım. Türkiye'ye dönmemize 40 gün kaldı. Evet, özledim hem de çok. Ama buranın da tadı başka yani. Her zaman dediğim gibi hayat çok kolay. Ne anlamda? Bir kere ulaşım, otobüs duraklarında otobüsün hangi saatte geleceği belli. Otobüs her zaman tam da saatinde durakta oluyor. Polonyalılara göre Varşova'da trafik var. İstanbul'dan sonra burada trafiğin t'sinden bile söz edilemez. Her yer birbirine yakın. Dışarıda bir işiniz olduğunda tüm gününüzü harcamıyorsunuz.
Bir diğer güzel şey de güven duygusu. Çantanız, cüzdanınız için endişelenmeden yürüyebilirsiniz. Gecenin bir yarısında sokakta tek başınıza yürüyebilirsiniz. Bugün arkadaşlarla bu konuda konuşuyorduk. Portekizli bir arkadaş, Portekiz'de bunun imkansız olduğunu söyledi, biz de Türkiye'de de bunun imkansız olduğunu belirttik.
Diğer yandan da burada pek çok farklı kültür tanıma fırsatı buldum. Her dilde şerefe demeyi öğrendim mesela :) Fransızların İngilizce bilmelerine rağmen konuşmamaları gibi şehir efsanelerinin gerçekliğine tanık oldum.
Dün gece İspanyol arkadaşlarımız bizi İspanyol akşam yemeğine çağırdılar. İspanyol omleti başta olmak üzere Catalanlara özel domates sulu, zeytinyağlı bir ekmek yedik. İspanyol omleti bildiğimiz yumurtalı omlet. Pişirme şekli daha estetik.
Bugün de hep beraber UNO oynadık. Bizdeki pis yediliye çok benziyor. Buradaki favori oyunum UNO. Daha sonra pizza çağırdık. Son Lehçe dersinde telefonla pizza şipariş etmeyi öğrenmiştik. Biraz pratik yapalım dedik ama telefonda İngilizce konuştuk.
Gecenin en eğlenceli kısmı İsmail YK'nın facebook şarkısını dinletmemizdi. Şarkıyı İngilizce'ye çevirip açıkladık. Herkesin çok hoşuna gitti. Portekizli arkadaşımız facebook'unda paylaştı bile...
Erasmus, erasmus gerçekten güzel...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder