Varşova'ya geleli iki ayı geçti. Önümüzde bir bu kadar daha zaman var. Polonya'ya artık iyice alıştım. Hal hatır soracak kadar Lehçe'de öğrendim. Marketten doğru ürünleri de artık deneme-yanılma yöntemine gerek kalmadan alabiliyorum. Havası bir açık bir kapalı olsa da artık garipsemiyorum. Her şeyin tatlı olmasını da olgunlukla kabullendim. Yaşlısı genci herkes şık, insanlar yardımsever. Her şey gözüme daha güzel ve sıcak görünüyor artık. Kısacası buraya alıştım ve çok seviyorum.
Bu yazıyı Polonya'yı seçsem mi seçmesem mi diye düşünen erasmus öğrenci adaylarının kafasındaki soru işaretlerini biraz olsun gidermek amacıyla yazıyorum. Ben de buraya gelmeden önce tedirgindim. Polonya denen bir ülke, dünya gündeminde Türkiye'nin bile çok gerisinde... (ta ki yaşanan acı olaya kadar, uçak kazası Polonya'yı gündeme taşıdı.) İnsan o kadar erasmusa gidicem bari iyi, bilinen bir ülke olsun diyor. Çünkü er geç birileri diyor ki: "Aaaa İngiltere/Fransa/Almanya tutmadı mı? ". Alternatif cevaplar:
1. Bizim okulun X ülkesiyle anlaşması yok.
2. Eğer X, İngiltere'den farklıysa okulun dili İngilizce değil. Polonya'daki okulda dersler İngilizce. Oraya gitsem bir şey anlamayacağım. Hem hem Polonya'daki okul çok iyi. X ülkesindeki okul o kadar iyi değil.
3. Polonya maddi açıdan beni zorlamayacak bir ülke.
Bu alternatif cevaplarla bizi çileden çıkaran soruyu da cevapladıktan sonra sıra bizim Polonya'yı gerçekten sevmemizde. Açıkçası ben buraya gelmeden önce Polonya hakkında pek bir bilgiye sahip değildim. Gerçi buraya gelince de öğrendiğim şeyler Polonyalılar'dan çok Yahudiler ile ilgili oldu o da ayrı konu.
Benim okulum Varşova'da. Polonya'yı ercih ederken de X ülkesindeki küçüçük şehre gideceğime en azından başkentte okurum diyordum. Anladım ki İstanbul'dan sonra insanlar büyük-küçük kavramlarını normal hayata uyum sağlayacak şekilde değiştirmeliler. Varşova'ya gelince ekşi sözlükte de yazdığı gibi 2. Dünya Savaşı'nda %70'i yerle bir edilen yaraları yeniden sarılarak ayağa kaldırılan bu şehir, ilk başta biraz soğuk görünüyordu. Herkes Krakow'un daha güzel olduğunu söylüyordu. Krakow'a henüz gitmedim ama bence Türkiye'nin İstanbul'u neyse Polonya'nın Krakow'u o. Varşova, Ankara gibi bence.
Polonya'da yaşamak Türkiye'de yaşamaktan çok daha kolay bence. Hele İstanbul'dan sonra, 2 aydır hiç trafikte kalmadım. Otobüste uzun süre beklediysem nedeni de kırmızı ışıktır. Polonyalılar bu kural konusunda çok katı. Türkiye'de yaşansa şehir efsanesi sanacağımız türden bir şey, gece saat 3'de yol boşken otobüs kırmızı ışık yandığında duruyormuş gibi... Otobüs demişken, aralıkları seyrelse de 24 saat otobüs var. İstanbul belediyesinin gecenin bu saatinde ne işiniz var dışarda, ne haliniz varsa görün anlayışı doğrultusunda -mı bilmiyorum artık- gece 1'den sonra otobüs yoktur.