8 Kasım 2017 Çarşamba

Bali

Bali... Daha iyisini görene kadar gezdiğim en güzel yer kesinlikle Bali. Her açıdan unutulmaz bir tatildi. Yeşil bir cennet adeta. Hem doğayla iç içe hem de konforlu bir tatil yapma imkanı bulabiliyorsunuz Bali'de. Biz Bali'ye balayı için gitmiştik. Dolayısıyla kaldığımız oteller, normalde  kaldığımız otellerden kat be kat daha lükstü 😅 Konfor vurgusu bu açıdan fazla kaçmış olabilir.
Bali yolculuğumuz 18 Eylül öğle saatlerinde başladı. Uçuşumuz Singapore Airlines ileydi. İlk durağımız Singapur'du. Singapur'da uzun bir aktarma süremiz vardı. Oradan Denpasar havalimanına geçecektik. Singapur deneyimi ayrı bir post yazmayı gerektiriyor. Çünkü sürprizlerle dolu Bali tatilimiz beklenmendik bir şekilde erken sonlandı ve canım Singapur Havalimanı'nda uzun bir süre daha geçirmek durumunda kaldık.
Singapur'a vardığımızda sabaha karşıydı. Yaklaşık 19 saat Singapur Havalimanı'nda kaldıktan sonra bizi Denpasar'a götürecek uçağa geçtik. Kısa bir uçuştu. Denpasar'a vardığımızda 19 Eylül'dü ve akşam olmuştu.  Havalimanı Singapur Havalimanı'ndan sonra daha renksiz gelmişti bana. Pasaport kontrolü hızlı ilerlemişti. Tayland'ta olduğu gibi Türk vatandaşlarına 30 günlük vize veriliyor. Hiçbir ücret ödemiyorsunuz. Hatta bu tüm dünya vatandaşları için bu şekilde. Çünkü Mümin, Tayland'a girerken vize alabilmek için form doldurmuştu, ücret ödemişti. Bali'de elimizi kolumuzu sallayarak pasaport kontrolden geçtik. Oradan çıkınca valizlerimizi aldık. Valizleri beklerken heyecan dolu dakikalar yaşadık çünkü valizler bir türlü çıkmadı. Bir de havalimanı genel olarak çok profesyonel bir görüntüye sahip olmadığı için insan valizin akıbeti konusunda ayrı bir tedirgin oluyor. Neyse ki uzun bir bekleyişten sonra valizimize kavuştuk. Havalimanından çıkar çıkmaz acayip bir nem sizi bekliyor. Bunalıyorsunuz adeta.  Bizim Bali'deki ilk durağımız Kuta'ydı. Kuta'da en yüksek puan alan otellerden biri olan Poppies'de kaldık. Otel ücretsiz havalimanı servisi sundu. Elinde ismimizin yazdığı küçük bir kağıtla bizi bekliyordu şoförümüz. Bize Bali ve Bali toplumu hakkında bilgiler verdi. Daha çok Hinduizm çerçevesinde döndü sohbet. Onun dışında aklımda kalan şoförün "Domuz eti dünyanın en lezzetli eti, domuz yenmez mi ya!" diye güldüğü. Çünkü Endonezya nüfusunun büyük ölçüde Müslüman olduğunu biliyorduk. Restaurantların camekanlarında domuz çevirme görünce şaşırıp sormuştum. Şoförümüzde bu tepkiyi vermişti. Sonra öğrendik ki Bali, Endonezya'nın Müslüman çoğunluğa sahip olmayan tek adası. Hatta dini gruplara göre sırasıyla en büyük çoğunluğu Hindular, sonra Budistler ve sonra da Müslümanlar oluşturuyormuş. 
Havalimanında para bozdurmamıştık. Bahşiş olarak ne kadar vereceğimizi düşündük yol boyunca. Havalimanından çıkarken şoför turnikeden geçerken ödeme yaptı. Oradan hesaplamaya çalıştık falan ama yol yorgunluğu, usul nedir, kaç rupi bırakmak gerekir iyice karıştı. Zaten yanımızda bozuk dolar da yoktu. En makul bulabildiğimiz 5 euro'yu verdik. Şoför pek mutlu olmadı açıkçası. Ama sonra anladım ki 5 euro oldukça iyi bir bahşişti. Neredeyse diğer otellerin istediği havalimanı transfer ücretinden fazlaydı.
Poppies ismini mutlaka duyarsınız hem oteli çok ünlü hem de restorantı ünlü. İlk akşam yemeğini Poppies'de yedik. Oldukça lezzetliydi. Restoranda kredi kartı kullandık. Zaten dolar bozdurmamız birkaç gün aldı. Mümin, resepsiyon görevlisine dolar bozdurabileceğimiz bir yer var mı diye sormuştu. Resepsiyonist de anlatmıştı ve bizi daha uygun görünen rate'li yerler konusunda uyarmıştı. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder